•     KİRAZ MEVSİMİ ( ÖYKÜ ACAR )
  •   HUZUR SOKAĞI 
  • MUHTEŞEM YÜZYIL ( RANA)
  •  MEDCEZİR ( ADA )
  •  KIZIM NEREDE ( ZEYNEP DEMİRAY)    
  •    BİZUM HOCA SİNAMA ( KARDELEN )
  • Kiraz Mevsimi Öykü ’nin Doğum Yeri: İSTANBUL \ SİLİVRİ
  • Kiraz Mevsimi Öykü Doğum Tarihi:  5  şubat 1987

  • Kiraz Mevsimi Öykü Boyu: 1.70 cm
  • Kiraz Mevsimi Öykü: 55 kg
  • Kiraz Mevsimi Öykü Göz Rengi : Açık Kahverengi
  • Kiraz Mevsimi Öykü Saç Rengi :Kumral rengi
  • Kiraz Mevsimi  Öykü  Burcu : Kova
 

Özge Gürel  Kimdir ?



Özge Gürel 5 Şubat 1987 Yılında istanbul doğumludur. Özge Gürel Silivride doğmuştur ve ailesi burada yaşamaktadır.

Özge'nin 3 kız kardeşi var. Bir ablası Silivride butik işletiyor, diğeri ise evli. Dışarı çıkmayı sevmeyen evcil birisidir. Facebook sayfası önceden vardı ama sonradan profili ve fotoğraflarını sildi. Özge Çukurcuma'da oturuyor.

Özge Beykent Üniversitesinde Uluslararası Ticaret bölümü mezunudur.

Bir çoğumuz onu Medcezir dizisindeki Ada karakteriyle tanıdıysak da, o Kızım Nerede dizisindeki Zeynep karakteriyle başarılı bir oyunculuk sezonu geçirmiştir.

Bu yeteneğini keşfettikten sonra Şan, diksiyon, dans, oyunculuk eğitimleri alan Özge, Medcezir dizisinde Ada karakteriyle ekranlara geri döndü ve yine izleyenlerden tam not aldı.. Ve şimdi ,de kiraz mevsimi dizisine girdi ve öykü acar oldu .


 

 

 

İstemeden okuduğu bölümü bitirmiş, çok sayıda iş başvurusu yapmış, uzun zaman iş aramış... Bu aralar onu ‘Kiraz Mevsimi’nde naif Öykü olarak izliyoruz ama karşımızda 27 yaşında, risk almayı seven, egosunun farkında olup onunla yaşamayan güçlü bir oyuncu duruyor: Özge Gürel. İşte, başrolündeki diziyle sosyal medyayı sallayan genç kadının kariyer öyküsü... 

Bir yaz dizisi olarak başladı; ama deyim yerindeyse pir başladı. Sosyal medya ajansı Somera’nın verilerine göre tekrar bölümüyle bile sosyal medyanın en çok konuşulan dizisi ‘Kiraz Mevsimi’. Tabii bunda en büyük pay dizinin baş karakteri Öykü’de. Aşka olan yaklaşımı ve iyimserliğiyle günlük hayatta her an karşılaşabileceğimiz bir karakter o. Öykü’ye can veren Özge Gürel de onun gibi hayata küsebilen ama beş dakikada da barışabilen biri. ‘Medcezir’deki Ada karakteriyle izleyicilerin radarına giren Gürel, uluslararası ticaret bölümünden mezun olsa da aradığını oyunculukta buldu. Ama bir yanı hâlâ sanat tarihi diyor. Okula dönmeyi ve bu bölümü okumayı kafasına koyan 27 yaşındaki oyuncu, uzun bir süre daha ekranlarda kalacağının sinyallerini veriyor.  


‘Medcezir’deki Ada karakterinden sonra ‘Kiraz Mevsimi’nde başroldesiniz. Bu durum sizi zorladı mı?

‘Kiraz Mevsimi’ne başlamam ani oldu. Uzun bir hazırlık için de pek zamanım yoktu. O yüzden bazı tereddütlerim oldu; ama ben risk almayı seviyorum. Bu işin içinde olmak istedim ve oldum. 

Öykü karakteri günümüzdeki pek çok genç kadına benziyor; ama bir yandan da çok saf. Böyle kadınlarla gerçek hayatta karşılaşıyor musunuz?
Evet, Öykü bize göre gerçekten çok saf. Ama inanın bizim çevremizde olmasa bile böyle kadınlar çok fazla. Tamamen tecrübe ve yetiştirildiğiniz çevreyle ilgili. Öykü de zaman geçtikçe, yaşadıkça değişime uğrayacak. 

Partneriniz Serkan Çayoğlu’nun da ilk başrolü. Birbirinize desteğiniz oldu mu?
Kesinlikle oldu ve hâlâ da karşılıklı olarak birbirimize destek oluyoruz. Sadece Serkan ve ben değil, sette hepimiz aynı takımdayız ve birbirimize destek olarak kendimize ve işimize de destek oluyoruz. Bunun bilincindeyiz. 

İSTEMEDEN OKUDUM
Uluslararası ticaret mezunusunuz. Siz de pek çok kişi gibi istemediği bölümde okumak zorunda kalanlardan mısınız?

Evet, hiç istemediğim bir bölümdü. Çünkü tercih yaptığımız yaş ve konum hayatımızın sonrasına karar verebilecek düzeyde olduğumuz bir zaman değil. 18 yaşındasın ve seçtiğin alanda hayatında hiç çalışmamışsın. Çalışınca ya da okuyunca sevip sevmeyeceğini bilmiyorsun. O meslek seni tatmin edecek mi? Denemeden kıyafet almıyoruz ama mesleğimizi seçiyoruz. 

Peki, neden oyunculuk?
Deneme yanılma yoluyla geçen uzun bir dönemin ardından sonunda aradığımı bulduğumu bir tek oyunculukta hissettim. Benim için her anı çok tatmin edici. 

‘Medcezir’den sonra ‘Kiraz Mevsimi’de gelince oyunculuk alanında eğitim almayı düşündünüz mü?
Oyunculuğa başladığım ilk andan beri eğitim alıyorum. Eğitmenlerle çalışıp atölyelere katılıyorum ve bu böyle devam edecek. 

ÇOK İŞ BAŞVURUSUNDA BULUNDUM
Peki, eğitim oyunculuğun beslenmesi için yeterli mi? Oyunculuğu en çok ne besler?

Ânı yaşamak besler. Yemek yediğinizde o tadı, film izlediğinizde sadece o filmi düşünerek. Oyunculuk, anın keyfini çıkarma sanatıdır. Hayatınızı yalan yaşarsanız, gerçeği oynayamazsınız. 

Hiç özgeçmiş hazırladınız mı ve iş başvurusunda bulundunuz mu?
Tabii çok fazla iş başvurusunda bulundum ve uzun zaman iş aradım. Birçok yerde çalıştım ve hep güncel bir özgeçmişim vardı. 

SANAT TARİHİ OKUYACAĞIM
Oyunculuk dışında yapabileceğinizi düşündüğünüz meslekler nelerdir
Aşçı, arkeolog ve sanat tarihçisi. Mutfak zaten eğitimini aldığım ve daha önce keyifle çalıştığım bir alan. Sanat tarihi ve arkeoloji ise merak ettiğim ve öğrenmek istediğim pek çok şeyi kapsıyor. Zaten sınava girip okula dönme planım var ve sanat tarihi okumayı düşünüyorum. 
Oyunculuk bereberinde egoyu da getiriyor. Siz bundan arınmışsınız gibi ?
Ego kavramı bende farklı. Egom elbette var. Sadece bendeki yansıması güzel hayatıma huzursuzluk ve kibir değil, başarabilme inancı ve kendine güven katıyor. Ben potansiyele inanırım. Tahmin ettiğimizden çok fazla yapabileceklerimiz var. Egom sayesinde inancımı kırmak isteyenleri duymam; kendime ve yoluma bakarım. 

OYUNCULUK BENİ SABIRLI YAPTI ?
 
Mesleğiniz karakterinizi, dünyaya bakış şeklinizi ve çevrenizdekilerle ilişkinizi ruhsal olarak nasıl etkiledi?
Oyunculuk ve beraberindeki süreç beni daha sakin biri yaptı. Daha sabırlı oldum. Tabii bu yaşın da getirdiği bir şey. Çevrem için bir değişiklik yok, sadece daha yoğun çalışan bir arkadaşları var. 

Öykü, ne pahasına olursa olsun bütün “Biz çok yakın dostuz, kardeş gibiyiz” konuşmalarına rağmen âşık olduğu insana aynı tutkuyla bağlı kalıyor. Peki, ya Özge?
Öykü ile ortak noktamız ikimiz de aşkta ve hayatta arabesk sevmiyoruz. Hayata küsebiliriz ama barışmamız beş dakika sürer. Ben de sevdiğim adama bağlı kalabilirim ama bu hayatımın sorunu olmaz. 


 

 


 

 
 
ÖZGE GÜREL'İN MAKYAJ MASASI!
 Ünlülerin makyaj masası'nın bu seferki konuğu Kiraz Mevsimi'in ,deki Öykü
Muhteşem yüzyıl da Rana, Kızım nerede dizisinde de ise Zeynep karakteri ile tanıdığımız Özgenin makyaj masası blogda..
 
 
 
özge gürel
özge gürelözge gürel
 

İlk aldığın ürün neydi hikayesini hatırlıyor musun?
İlk aldığım ürün lise 2 de Davidoff'un Cool water parfümüydü parasını harçlıklarımdan biriktirmiştim çünkü kokusunun freshliğine bayılmıştım =)
Makyaj yapmaya 23-24 yaşlarımda başladığım için o döneme kadar benim için kozmetik losyon ve parfümler ile sınırlıydı =)
 
İlk aldığından beri her bittiğinde tekrar aldığın bi ürün?
Nars'ın Montego bay pure matte lipstickinin rengini ve doğallığını çok seviyorum. Onu ve yine Nars'ın Copacabana illuminator'ı hem tenime uygun hem  de çok sağlıklı bir ışıltı veriyor. ikiside bittikçe aldığım ürünler 

özge gürel

 Plaj çantana aldığın ürünler?
Kesinlikle Solante 50 faktör yüz koruyucum ve  Avene 50 faktör vucut kremim. Avene mineralli spreyim, Lush renkli lip balmim yazın makyaj fikrini çok sevmiyorum o yüzden dudaklarda biraz nem ve renk yanaklarda biraz Nars illuminator bana sevdiğim sağlıklı ışıltıyı veriyor.
 
Issız bir adaya düşsen yanına alacağın 3 ürün ne olurdu?
Yine olmazsa olmaz güneş koruyucularım, Bioderma yüzyıkama jelim yüzümü susuz temizlediğimde temizlendiğini hissetmiyorum mutlaka su ve jel kullanmam gerekiyor ayrıca dişmacunum ve fırçam.
 
özge gürelözge gürel
 
 
özge gürel
 
Hiç almadığın/kullanmadığın bi ürün?
Bronz allık ve Outo bronzanlar
 
Her markadan aldığın bi ürün?
Oje sanırım onun dışında kullandığım ve bildiğim markalara bağlıyımdır
 
Özel bir geceye 5 ürün ile hazırlanman gerekse neler seçerdin?
Chloe parfümüm, Mac fondotenim, , Mac Glamour feast allığım, Lancome eyeliner ve Mac Diva rujum.
 
En büyük kozmetik keşfin nedir?
C vitaminli cilt serumumu fondotenim ve krem allıklarımla karıştırmak
 
özge gürelözge gürel

özge gürel
 
Göz kalemin hangi markanın nesi?
Lancome le crayon khol 
 
Parfümün ne?
Leau de Chloe
 
Bir koyu birde açık renk ruj önerir misin?
Mac Diva-Nars Mascate koyu Mac Kinda sexy-Nars Montego açık
 
özge gürel

 

ÖZGE GÜREL'DEN SAMİMİ AÇIKLAMALAR

Enerjik, heyecanlı, tutkulu, ateşli, hırslı ve tam bir doğa dostu... “Kiraz Mevsimi” dizisinin güzel oyuncusu Özge Gürel, sıfır makyaj en doğal haliyle bu ay konuk oluyor .

Biz de onun hayatı ve sistemi sorgulamasıyla başlayan oyunculukta kendini bulduğu dünyasının kapısından adım attık.
Henüz oyunculuk kariyerinin başlarında olan Özge Gürel, içinin enerjisi dışına yansıyan isimlerden. Kendini, hayatı hatta dünyanın düzenini de sorgulayan ve buna oldukça kafa yoran Gürel’i dinlerken hiç sıkılmıyorsunuz.

Çünkü anlattıkları ne kadar ciddi şeyler olursa olsun hem yüzünde hem de anlatışında hep çocuksu bir tavır buluyorsunuz. Özge Gürel’in sayıları oldukça fazla olan hayran kitlesi de onun doğal ve çocuksu tarafına hayran.

Normal hayatında hiç makyaj yapmayan genç oyuncu çekimimiz sırasında da bu kuralını bozmadı. Sıfır makyaj, en doğal haliyle o anlattı, biz de dinledik.

Oyunculuğa tesadüf sonucu başlamışsınız. Çocukluk hayallerinizin arasında oyunculuk yok muydu?

=>Hiç olmadı. Arkeolog olmak, sanat tarihi okumak isteyen biriydim. Ki planlarımın arasında hala okumak var. Seneye tekrar sınava gireceğim. Şu an neyi öğrenmek istiyorsam onu okuyabilirim. 17 yaşında bir çocuğa aslında mesleğini seçme lüksü tanınmıyor, toplum sana ne dayatıyorsa ona yöneliyorsun.

İçine girmeden bir mesleği sevip sevemeyeceğini anlayamazsın ki... Uluslararası ticaret okudum ama işletme nedir aslında hiç bilmiyordum. Rehber öğretmenlerin yönlendirmesine göre belki de sana uymayan bir meslek için eğitim alıyorsun.
Neyse ki okula girdikten sonra mutsuz olduğumu ya da bu işi yapmayacağımı anlayıp zaman kaybetmedim. Bıraktım okulu ve devam etmedim. 22 yaşına geldikten sonra “ne okuyabilirim”i düşünüp pastacılık okumaya karar verdim. Çok da keyifliydi benim için.

Yemeklerle aranız nasıl?

=>Keyif için yemek yiyenlerdenim, bu yüzden de kiloyla ilgili sorun yaşamıyorum. Yani sırf canım tatlı ya da tuzlu çekti diye oturup pasta ya da kebap yemem. Bünyemin gerçekten neye ihtiyacı varsa onu seçerim.

Vejetaryen misiniz?

=>Değilim ama direkt vegan olmak istiyorum. Süt ürünleri, yumurta veya et yedikten sonra kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Yediğimiz her et parçasını ağzıma attığımda bir hayvanın yanmış cesedini çiğniyormuşum gibi hissediyorum.

Yani vejetaryenlik bile bana yetmiyor. Ekosistemde kendine ait olmayan sütü içen tek biz varız biliyor musunuz? Et yemek, bence sistemimize aykırı bir şey.

Diyelim roka yiyorsunuz, üstüne bir şey dökmeden afiyetle yiyebilirsiniz değil mi? Et öyle mi, tadını bastırabilmek için soslandırıyoruz, baharatlandırıyoruz, pişiriyoruz... Saf yemeğin ekstraya ihtiyacı yoktur. Yemekle olan ilişkimizin hepsi psikolojik. Benim de çok kilo aldığım dönemler oldu, kendimi tanıyamıyordum. Koca dilim pizza yiyorsam bu kesinlikle duygusal açlığımın yerine bir şey koymak istememden kaynaklıyordu.

Hazır çorbalarla ya da pastörize edilmiş sütlerle sağlıklı olabileceğine inanan bir toplumdan bahsediyoruz; yeme bilinci sıfır. Önce bir dur, bir sakin ol. Kimse açlıktan ölmeyecek; önce gerçekten ne istediğine karar ver. Yeşil mercimek, salata veya roka, bunları yedikten sonra o kadar iyi hissediyorum ki, hiçbir pişmanlık duymuyorum.

Doğallıktan mı yanasınız?

=>Endüstrileşmiş hiçbir şeyi sevmiyorum. Deri kullanmam, giymem. Bunu yapanları da inanılmaz cüretkar buluyorum. Niye başka bir canlının bir parçasını üzerimizde taşıyalım ki! Toplumda pek çok şey bize dikte ediliyor; parfüm, deodorant kullanmak gibi güzellik formları mesela.

Vahşi doğada değiliz ?

Deri kullanmam, giymem. Bunu yapanları da inanılmaz cüretkar buluyorum. Vahşi doğada değiliz.

Sosyal medyayla ilişkiniz ne durumda?

=>Sosyal medyaya kayıtsız kalamıyorsun. Gerçekten çok tuhaf; biri kaşın diyor, öbürü saçın. Bu kadar didiklenmeye gelebilen bir insan değilim aslında.

Çok samimi, iyi niyetli yorumlar da görüyorum tabii; elimden geldiğince teşekkür ediyorum. Ama tabii herkesle sosyal medya üzerinden iletişim kuramam. Çünkü böyle bir şeye kalkışırsam işimi yapamam.
Son olarak bakım sırlarınızı da soracağım. Bu kadar doğallıktan yana biri olarak nelere dikkat edersiniz?

=>Yaz-kış 50 faktör güneş koruyucu kullanırım. Sette çekimlerden dolayı parça parça yanmış gibiyim ve bu durum beni inanılmaz mutsuz ediyor. Kararan yerlerim sanki bana ait değilmiş gibi geliyor. Yüzüme saf C vitamini kullanıyorum.

Normal hayatta hiç makyaj yapmıyorum. Tabii sette yapılıyor ve su içmeden uyuyabilirim ancak makyajı temizlemeden asla uyumam. Erkek arkadaşım “40 dakika boyunca makyaj mı çıkartılır” diye resmen ağlıyordu. Tek tek kirpik diplerine kadar temizlerim. Darphin’in parabensiz temizleme balmı var, ona bayılıyorum.

Her gece onunla yıkadıktan sonra cildim bebek gibi oluyor. Sonra kirpiklerimi yağlarım, yüzüme C vitamini ve gül suyu, göz altlarıma da krem sürdükten sonra yatağa giderim. Tam bir ritüeldir yani.

Deyim yerindeyse hamamdan çıkmam, çok keyif alıyorum. Saçlarımı da sadece yağla besliyorum. Boyayı bıraktım. Bence bir kadının beyazı falan çıkmadıysa saçını hiç boyatmamalı.

Saçlarımda modern kesimlere falan girmiyorum, sadece uçlarından kestiriyorum. Dümdüz böyle olduğu gibi seviyorum. Türkan Şoray’ınki gibi saçları seviyorum; doğal ve makas izinin belli olmadığı.

Gıdaların genetiğiyle oynanıyor, sizin bu konuda çekinceleriniz var mı?

=>Çok küçük bir yerde Kumburgaz’da büyüdüm. Dolayısıyla bakkalla alışverişi neredeyse sıfır olan bir aileden geliyorum.
Geldiğim yerde insanların değirmenleri var. Mısır topluyor, ununu yapıyor ve mısır ekmeğini yiyorlar. Peynirlerini zaten kendileri yapıyorlar. Ben bundan keyif alıyorum. Dediğim gibi endüstrileşmiş hiçbir şeyi sevmiyorum, beni çok mutsuz ediyor.

Tabii ki kendimi bu dev endüstriye karşı çıkacak güçte görmüyorum ama bir şekilde izole olmaya çalışıyorum. Ece Temelkuran’ın bir yazısı var; o yazıda “Her pazartesi günü, yeni bir hayatın ihtimali olarak bir gömlek alıyoruz” diyor. İşte bu yüzden bu kadar çok eşyamız oluyor ve eşyalara başka anlamlar yüklemeye başlıyoruz.

Saçımı boyatmayı bıraktım, iki yıldır saçıma boya sürmüyorum üstelik kestirmiyorum da. Bir kadını çok güzel bulduğumda aslında o kadının enerjisini beğenmiş oluyorum. Güzellik kavramı zaten sana ne hissettirdiğiyle alakalı.

Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?

=>Oyunculuk aklıma ilk kez 18 yaşındayken geldi, sokakta durup dururken oyuncu mu olsam acaba, hiç denemedim diye düşündüm. Sonra oyunculuk kursuna gittim.

Baktım beni hiç kesmedi, konservatuar sınavlarına girmeye karar verdim. Tabii nerede!.. Kazanamayınca bir süreliğine unuttum, işte tam o sırada gittim aşçılık okudum. Derken kamera arkası eğitimine sardım. Bu arada 24 yaşlarındayım.

Hoca bende bir şey görmüş olacak ki fotoğraflarımı isteyip bir iş için gönderdi. Bu şekilde başlamış oldu. Ki iyi oldu çünkü oyunculuğun iyi ve kötü yanlarını görmem gerekiyordu. Sanılanın aksine çok da zevkli bir şey değil. Sonuçta Ortaçağ’da tiyatro yapmıyorum, bu da bir sektör.

Bakalım uyum sağlayacak mısın, yaşam tarzına uygun mu gibi şeyler var. Kaygılarım vardı. Ama yeteneksiz insana inanmıyorum, öyle bir şey yok. İnsanın öyle bir potansiyeli var ki, sonuçta atomu parçalayanlar da insan. Aynı ırktan geliyorsun, hiç kendini küçümsemeye gerek yok. Herkes her şeyi yapabilir, yeter ki istesin. Potansiyelimiz çok fazla, çalışırsan yapabilirsin.

Yapabileceğinizi anlayınca da oyunculukta mı karar kıldınız?

Evet, tamam dedim ve oyunculuğa devam ettim. Sonuçta denedim, sevdiğime karar verdim ve seçimimi yaptım. Ne olacak ki insan her yaşta istediğini yapabilir.

Biz çok çabuk hayatı öldürüyoruz; yine toplum olarak bize dayatılan şeyler var. Evlendin, çocuk yaptın ve bitti.
Evlilik de tek taş gibi dayatılan bir şey. Ama mutluluk değil mutsuzluk peşindeler. İsterim ki bir kadın olarak bir adam benim yanımda duruyorsa, bir adım ileri gittiğinde mutsuz olduğu için dursun.

Çocuk için veya aile tablosu bozulmasın diye değil. Ya da toplum ne der diye değil...

Tamamen dürtüsel olarak dursun isterim. Benden ayrılmak istiyorsa da eğer iki kere düşünmesin. Hemen ayrılsın. Benim için iki kere düşünen bir adamla geçirmek istediğim bir dakikam yok. Onun da olmasın zaten.

Pastoral hayatı seviyorum
Geldiğim yerde insanların değirmenleri var. Mısır topluyor, ununu yapıyor ve mısır ekmeğini yiyorlar.

 

 

 

ÖZGE GÜREL AYAK İŞLERİ YAPIYORMUŞ

 Son zamanların en popüler dizilerinden biri olan ‘Medcezir’de ‘Ada’ karakterini canlandıran Özge Gürel ile buluştuk. Sezon finaline sayılı  haftalar kala diziden özel hayata kadar pek çok konuda konuştuk.  Gürel, “Kendimi deneme yanılma yoluyla buldum” diyor. Uluslararası urken oyunculuk nerden çıktı? Hayattan ne istediğim konusunda net bir karara sahip değildim. Bu yüzden tam olarak ne istediğimi de kendimi deneme yanılma yoluyla buldum. Oyunculukla da hiçbir ilgim yoktu. Eskişehir Üniversitesi’nde İşletme, Beykent Üniversitesi’nde Uluslararası Ticaret okudum. Bir ajansım, bir menajerim yoktu. Kısacası oyunculukla ilgili hiçbir bilgim yoktu. Hatta o sıralar pastacılığa merak sarmıştım, kursa gidiyordum. Ne kursu? Pasta, ekmek ve çikolata (gülüyor). İnanılmaz keyifli oluyor. Orada eğitim alırken çok güzel arkadaşlıklar edindim. O kurstan bir arkadaşım; “Oyunculuk dersi alıyorum, sen de alsana” dedi. “Tamam” dedim ve gittim, kayıt yaptırdım. Hâlâ o arkadaşıma minnettarım. KENDİMİ KAMERA ÖNÜNDE BULDUM Kimden ya da nereden ders aldınız? Özay Fecht’ten özel ders aldım. Derslere başlamadan önce Özay Hoca; “Ben sana iş bulamam, seni bir yerde oyuncu yapamam, sadece eğitim veririm” dedi. Ben de “Tamam, hocam. Ben de oyuncu olmayacağım” dedim. 1-2 ders geçti, Özay hocayla hem çok iyi anlaştık. Dersler devam ederken, Özay Hoca’ya bir telefon geliyor. Bir yapımcı, Özay Hoca’dan isim istiyor. O da benim numaramı veriyor. Beni aradılar, fotoğraflarımı istediler. Gönderdiğim gün aradılar ve beni görüşmeye çağırdılar. Böylece kendimi kamera önünde buldum. İlk çekimi hatırlıyor musunuz? Neler hissetmiştiniz? İlk zamanlar, ağladım ağlayacağım. Sahneler çok zordu. Ciddi anlamda oyunculuk bilgisi gerekiyordu. Ali Uzun Atay’la çalışmaya başladım. ‘Kızım Nerede’den sonra 6-7 ay bir şey yapmadım. O dönemde de pastacılık kursuma devam ettim. ‘Muhteşem Yüzyıl’da 12 bölüm rol aldım ve son olarak ‘Medcezir oldu. Kısa bir sürede popülerliğini arttırdın? Evet, ben de inanamıyorum. ‘Kızım Nerede’ 30 bölüm sürdü. ‘Med Cezir’de 9 bölüm oldu. Bu kadar kısa sürede aldığım tepkilere şaşırıyorum. Bu popülerlikle birlikte bir değişim oldu mu? Hayır, insanlar nasıl değişiyor anlamıyorum. Belli bir çevrem var ve hâlâ aynı. Tek farkı, dışarıda ekstradan tanınıyor olmam. Öyle acayip bir durum da olmuyor, en fazla fotoğraf çektirmek istiyorlar.  erkeksi roller oynamak istiyorum Set ortamı nasıl? Şu ana kadar rastladığım, en iyi set ortamı diyebilirim. Bu kadar genç insan bir aradayken, bu kadar huzurlu bir ortam olması, hiç ummayacağınız bir şey. Rekabet olması lazım ama hiç öyle bir şey yok. Tam tersi bir sürü arkadaş edindim. Kendinizi izlemeyi seviyor musunuz? Aslında çok sevmiyorum, tercih etmiyorum da. Çünkü kaşıma, gözüme çok takarım. Yaptığım mimik orada yemiştir belki ama ben takılırım. Kesin bana itici gelir. Örneğin gülerken ağzımı yamultarak gülerim, ona çok tutuluyorum. Ama ‘Ada’ karakteri için bu çok normal bir mimik. Bu konuda çok şanslıyım; hep bana benzeyen karakterleri canlandırıyorum. Genç kız, enerjisi yüksek, eğlenceli, çok derdi tasası olmayan tipler… Ada da öyle. Rolünüz için özel bir hazırlık yapıyor musunuz? Ada için konuşacak olursam; steril bir çevrede büyümüş, üvey anne ve baba ve bunu sonradan öğrenmesi onun için müthiş travma. Oyunculukta önemli olan bunları içselleştirmek, marifet empati kurabilmek. Bence empati, oyunculuğun yüzde 50’si. Ne tarz karakterleri canlandırmayı istersiniz? Erkeksi karakterleri oynamak istiyorum.  Tipimden dolayı hep hanım hanımcık tipleri canlandırıyorum. İnsanların ‘aa bu da oluyormuş’ diyebilmelerini çok istiyorum. Mesela benden amazon bir kadın çıkarsalar. Tipime baksan alakam yok. Çok ummadık bir kişiden, ummadık bir karakter çıkarıldığında bence o yönetmenin ve yapımcının başarısıdır. Aileniz Kumburgaz’da yaşıyormuş. Sık sık gider misiniz? Gidiyorum. Orada beni görenler, “Hiç ekrandaki gibi değilsin” diyorlar. Çünkü Kumburgaz’da, mahallede sabahlıkla gezerim. AYAK İŞLERİNİ YAPARDIM Nasıl bir çocuktunuz? Çok tepkili bir ergendim. Üç kız kardeşiz ve sürekli kavga eden tiplerdik. Ben en küçükleriydim ve bu yüzden beni sürekli dışlarlardı. Ablalarımla evcilik oynamayı çok isterdim. Çünkü mahallede onların yaş grubundan çok vardı. Benim yaşıtım hiç yoktu. Bir ablamla 7 yaş, diğeriyle 5 yaş var aramızda. 7 yaş olan hiç muhatap olmuyordu benimle. 5 yaş olan yine bir nebze (gülüyor). Ablama tutturuyordum “Ben de oynayayım” diye. “Tamam ama sen git evden şunları, şunları getir” derlerdi. Yani onlarla oynayabilmek için ayak işlerini yapardım (gülüyor). Tek mi yaşıyorsunuz, ev arkadaşınız var mı? Tek yaşıyorum. Ev arkadaşıyla yapamam. Zaten kaos içinde çalışıyorum, eve gelip kapıyı kapattığımda, yalnızlığı seviyorum. Biriyle sohbet etme zorunluluğum yok. Normalde de zaten arkadaşlarımla bir araya geldiğimizde birbirimizi güldürme, sohbet etme gibi zorunluluğumuz yoktur. Herkes kendi kendine taklır.Tekrar üniversiteye gitmeyi düşünüyorum. Okumayı çok seviyorum. Sanat Tarihi okumayı istiyorum. Sanat Tarihi okumak derken amacım bir şeyler öğrenmek. Bu yüzden acelem yok, 10 yılda da bitirebilirim. Oyunculuğun güzel yanı, sürekli bir şeyler öğreniyorsun. Şarkı söylemek, enstrüman çalmak, kitap okumak, tarih öğrenmek zorundasın… Bunlar çok güzel şeyler bu da  benim oyunculuğa olan ilgimi yüksek tutuyor. (AKŞAM)

 

 ÖZGE  GÜREL , İN DİZİDE  GİYİDİĞİ  GİYİSİLER

 

Silivrili bir ailenin kızı olan Özge Gürel, Uluslararası Ticaret okudu. 2011 yılında `Kızım Nerede` dizisi için 300 kişi arasından seçilerek oyunculuğa başladı. Huzur Sokağı`nda da rol alan güzel oyuncu bu sezon Rena Hatun karakteriyle Muhteşem Yüzyıl dizisinde oynamaya başladı. Reklam filmlerinin de aranılan yüzü olan Gürel, en son Burak Özçivit ile Pepsi reklamında oynadı. Mart 2014`te ise ilk sinema filmi olan Bizum Hoca ile sinemalarda karşımıza çıkacak.

En sevdiğiniz kelime nedir?
Mana

Sizi ne heyecanlandırır?
Tutkuyla yapılan işlere dahil olmak.

Şimdiki işinizi yapmasaydınız mesleğiniz ne olurdu?
Sanat tarihçisi.

En belirgin karakter özelliğiniz nedir?
Pes etmemem.

Şu anki ruh haliniz nasıl?
Umutlu

Mutluluk rüyanız nedir?
Her istediğimde seyahat edebilmek.

Hangi doğal yeteneğe sahip olmak isterdiniz?
Şarkı söyleyebilmek.

En sevdiğiniz ses nedir?
Hızlı yağan yağmurun sesi.

Kendiniz olmasaydınız kim olurdunuz?
Frida Kahlo

Hayatınızın mottosu nedir?
Hayatta yapılacak o kadar çok hata var ki, aynı hatayı yapmakta ısrar etme. (Sartre)

Nerede yaşamak isterdiniz?
Küba

En önemli kusurunuz nedir?
Sabırsızlık

En sevdiğiniz yazar kim?
F. Kafka

Arkadaşlarınızda olmasını istediğiniz en önemli özellik nedir?
Birlikte gülebilmemiz.

En sevdiğiniz film kahramanı hangisidir?
Marla Singer

En büyük korkunuz nedir?
Hayata dair heyecanımı kaybetmek.

Tarihte en sevmediğiniz karakter kimdir?
Diktatörler

En büyük lüksünüz nedir?
Hiçbir şey yapmamak.

Öldüğünüzde Tanrının size kapıda ne söylemesini isterdiniz?
Gel, bak burası daha güzel.

Yapmadan ölmek istemem” dediğiniz şey nedir?

Bir çocuğun kahramanı olmadan.

 
 

"Oyunculukta deneme yanılma sürecindeyim"

Genç oyuncu Özge Gürel hakkında bilinmeyenleri ve yeni dizisini anlattı

 

Oyunculukla olan bağınız ne zaman başladı?

Oyuncu olmayı 18 yaşındayken biraz zorladım. Konservatuvar sınavına girdim Eskişehir’de İşletme okuyordum aynı zamanda. Lüzumsuz bir özgüvenle kazanabileceğimi zannetmiştim. Düşler Film Akademi’ye yazıldım daha sonra. Oyunculuk yönetimi diye bir ders vardı. Özel hoca ikinci üçüncü derste, ‘Kızım Nerede’ projesi için yönlendirdi. Görüşmeye gittim, her şey öyle başladı.

“Deneme yanılma yöntemine göre ne istediğime karar verdim” demişsiniz...

17-18 yaşında sürekli karar değiştirip sonucunda yanlış olduğunu bir şekilde gördüğüm kararlar verdim hep. Uzun vadeli değil kısa vadeli planlardı. Eskişehir’e okumaya gittiğimde istediğim bu değil dedim ama ne istediğimi de bilmiyordum. Bu mantığı oturtarak seçenekleri düşünerek deneme yanılma yaşadım.

‘ÇATIŞMALI KADINLARI SEVIYORUM’

Özellikle oynamak istediğiniz bir rol var mı?

Deli kadınları oynamayı çok severim. Böyle 35-40 yaşlarında deli, mutsuz kadınlar oluyor ya sınırsız, sanki dünya onlar için dönüyormuş gibi cüretkâr kadınları oynamayı çok istiyorum. Mesela elinde sigarası seninle bağıra bağıra kavga eden ama 5 dakika sonra “Ne haber” diyebilen tipleri.

Siz de böyle bir kadın olur musunuz?

İnşallah. Çok mutlu oluyorlar bence. Onların zararı kendine. Çatışmalarını içinde yaşıyorlar. Çatışmalı kadınları seviyorum. Naif rolleri fazla sevmem.

Sinema ya da dizi olarak bir ayrımınız var mı?

Tabii ki sinema. Diziler uzun vadede çok güzel. Çünkü sürekli pratik yapıyorsun. Benim gibi oyuncular için efsane. Her gün oyunculuk yapıyorum. Bunu başka nerede yakalayabilirim ki. Ancak sinemadaki özen çok güzel geliyor bana. Daha saklanabilir, kolay tüketilemeyen bir şey gibi. Hepimizin, dizi arşivi yoktur ama sinema arşivi vardır mesela.

“Bu filmde Özge Gürel oynuyorsa izlenir” dendiğinde neler hisedersiniz?

Kendimi şu an öyle hayal edemiyorum. Dürüst olmak lazım ama hayat öyle sürprizlerle dolu ki. 3 gün sonra karşıma ne çıkar bilinmez ya da 1 sene sonra kendi içimde oyunculuğu oturtmuş olabilirim. Bir rol gelir kendimi bulurum rolde ve deli gibi oynarım.

‘HER ŞEYI AKIŞINA BIRAKIYORUM’

Sosyal medya ile aranız nasıl?

Kötü. Aktif bir kullanıcı değilim. Sadece Instagram’ı aktif bir şekilde kullanıyorum o kadar. Onun dışında Twitter’ı yeni açtım sahte hesaplar yüzünden.

Penelope Cruze hayranıymışsınız...

Penelope çok olduğu bir kadın. Hiç zorlama yok, doğal haliyle seksi. Haline tavrına hayran olduğum bir kadın. Ben de her şeyi akışına bırakıyorum. ‘Saçımı böyle yapayım’, ‘Makyajım nasıl oldu?’ gibi şeyler düşünmüyorum.

‘Pastacılık okuluna yazıldım’

Hayal kırıklığı yaşadığınız noktalar oldu mu?

Kızım Nerede’de oyunculuk yaptıktan sonra biraz hissettim o hayal kırıklığını. Kaygıyla başladığım için ‘Oldu mu, olmadı mı, yeteneğim var mı?’ gibi düşüncelere kapıldım. O dönem kafam tekrar karıştı. Pastacılık okuluna yazıldım hatta.

Oyuncu koçunuzla sürekli eğitimlere devam ediyor musunuz?

Eğitim almaya devam edeceğim çünkü dış göze, karakteri çıkarırken onu benden daha iyi bilen birine her zaman ihtiyacım olacak. Bundan çok fazla zevk alıyorum. Bir iş yapıyorum ve daha iyi olsun diye destek alıyorum.

Zorlandığınız şeyler oluyor mu eğitim sürecinde?

Her zaman zorluk çekiyorum. Benim oyunculuk geçmişim çok kısa yolun çok başında olduğum için de sıfır iddia ile yola devam ediyorum. Kıyasım kendi kendime. 10 senelik oyuncu ile kendimi bir tutamam. 1. yılımla 2. yılım arasında fark var ve zorluklar zamanla aşılacak.

‘Çimlerde dedikodu yapıyoruz’

Kiraz Mevsimi dizisine nasıl dahil oldunuz?

Kiraz Mevsimi ani oldu bizim için. Başka bir işe devam ediyordum. Senaryoyu çok beğendim aynı zamanda romantik komedi yapmadığımı fark ettim. İlk defa, daha kendime yakın ve eğlenceli bir rol geldi. Oynarken yeni bir şey öğreneceğim diyerek ben de dahil olmak istedim diziye.

Öykü karakterinden bahsedelim biraz...

Öykü çok karşılaşacağımız biri aslında. Kendi içinde dünyası var sıradan bir kız gibi görünse de iç dünyası farklı. Hayalleri ve umutları var. Babasının yokluğunu yaşıyor. Onu koruyup kollayacak tanıdığı bildiği bir adam çok önemli; o yüzden de çocukluğundan beri gördüğü ilk adam olan mahallenin çocuğu Mete’ye âşık oluyor.

Set ortamınız nasıl?

Arkadaşlarımla vakit geçiriyormuşum gibi bir ortamdayım. Sette herkes yaşıtın; büyükler de benden çok şey bilen; sürekli yeni şeyler öğrenmek istediğim kişiler. Nilperi benim çok yakın kız arkadaşım zaten sette çimenlere yayılıp dedikodu yapıyoruz.

 

 

ÖZGE  GÜREL

Kiraz Mevsimi dizisinde Öykü karakteriyle dikkat çeken Özge Gürel, “Ben insan potansiyeline çok fazla inanıyorum yapabileceklerimiz çok fazla, her şeye şansımız var umudumuz da olmalı” diyor. Özel hayatıyla değil işiyle konuşulmak isteyen Gürel, mahremiyetini korumak için çabaladığını anlatıyor.

Oyunculuk yapmaya başladıktan sonra sakinleştim

Kiraz Mevsimi Dizisi’nde Öykü karakterini canlandıran genç oyuncu Özge Gürel ile gelecek planları, aşk hayatını ve dizileri konuştuk. 2014’e damgasını vuran oyuncu özel hayatını magazinleştirmediğini söylüyor ve “Mahremiyet seviyorum ve korumak için elimden geleni yapıyorum” diyor.
 

 



Oyuncu olmak istediğinize ne zaman karar verdiniz ve harekete geçtiniz? 

Sektöre girdikten sonra karar verdim. Oyunculuk yapmaya başladıktan sonra sakinleştim bana iyi geldi. Demek ki buymuş insanın sevdiği şeyi keşfetmesi dedim ve üstüne gittim.

Oyunculuğa deneme yanılma yöntemiyle girdiğinizi söylemiştiniz, eğitim sürecinde zorlandığınız şeyler oldu mu?

Oldu hâlâ oluyor muhtemelen hep olucak. Öbür türlüsü sıkıcı olur puzzle tamamlanmış gibi. Zorlandığım yerde bilmediğin ve öğreneceğim bir şey var demek. Eğitim sürecim hala devam ediyor ve bu süreci seviyorum.

Kiraz Mevsimi’ne nasıl dahil oldunuz?

Görüşmelerden sonra bu karakterin ve bu işi sevdiğimize karar verdik ve için de olmak istedik. Umduğumuz gibi oldu her şey gayet güzel gidiyor.
 

 



Öykü karakterini tanıyalım biraz...

Öykü ‘git gel’leri fazla olan hayata küsüp barışması 5 dakika süren bir karakter. En güzel yanı bu. Arabeske yer yok hayatında. Platonik aşık yıllardır Mete’ye, ama umutsuz değil. Babası onları terk etmiş. Bu içinde bir yara, ama kurban görmüyor kendini çalışıyor çabalıyor hayaller kuruyor... En iyi arkadaşı önce kendisi, kendiyle konuşuyor ilk bir sorun olduğunda o yüzden mutlu. Kendinde keşfetmediği daha bir çok yön var. Hayatına giren Ayaz ve Mete’yi yakından tanımak Öykü’nün de düğmelerine basacak. Karakter içinde ki potansiyeli çıkartmaya başlıyor.

Medcezir dizisinde de, Kiraz Mevsimi’nde de çok profosyenel oyuncularla çalışıyorsunuz. İyi oyuncularla bir arada olmak bir avantaj sağlıyor mu?

Elbette daha yolun başındaki benim gibi insanlar için çok güzel bir şey. Gözlerinin içine bakıyorsunuz ne keşfedebilirim diye. Düşünsenize sizin elinizi ayağınıza dolaştıran bir sahneyi onlar öyle sakin nakış işler gibi oynuyor.
 

 



Kontrol edilebilir bir ego iyidir 

Egonuz yüksek mi?

Egoluyum tabi kontrol edilebilir bir ego iyidir her zaman, kendinize inancınızı pekiştirir. Ama kişisel bir egodan başka bir şey var bende. Ben insan potansiyeline çok fazla inanıyorum yapabileceklerimiz çok fazla herşeye şansımız var umudumuzda olmalı. Ego kulaklarınızı tıkar size engel olmaya çalışanlara. Egonuzu ne kadar kontrol altında tuttuğunuz da yolunuzu belirler. O denge ince bir çizgi, ama kendi değerini bilmekle kendini çok önemsemek arasında çok kalın bir duvar var.

Çağatay Ulusoy gibi bütün kızların ilgi duyduğu bir oyuncuyla çalışmanın avantajları oldu mu?

Çağatay’la çalışmak benim için genç kızların ilgisi dışında zaten avantajlı bir şeydi. Sakin, mutevazi işini gayet ciddiye alan yetenekli biriyle oynamak her zaman güzeldir. Onun dışında elbette çok popüler. Biz kısa bir süre çalıştık, bu sizin bilinirliğiniz açısından oldukça önemli. Daha fazla kişiye daha kısa sürede ulaşıyorsunuz.

Bütün oyuncuların canlandırmak istediği uç bir karakter vardır, sizinki ne?

Kadın hikayesi istiyorum öncelikle. Kendini keşfeden kendiyle yüzleşen biraz umarsız, ama hırsları olan bir kadını oynamak keyifli olur benim için.
 

 



Mahremiyet seviyorum ve korumak için çabalıyorum

Oyunculukta yapmam dediğiniz bir şey var mı? Yoksa ben oyuncuyum ne rol olsa yaparım mı diyorsunuz?

İyi bir senaryo ve ekip bence oyuncunun sınırlarını zorlamasına olanak sağlar. Güvendiğim bir işte zaten çoğu nedensiz olan kurallara çok takılmam sanırım. Hayat anlatan bir iş yapıyorsunuz ve hayat o kadar steril değil. Yaşanan hikayeyi anlatmak nasıl korkutucu ya da uç diye nitelendiriliyor anlamak zor.

Oyunculuk konusunda en çok kim yardım ediyor size?

Çevremdeki herkes ve her şey aslında. Hocalarım, ailem, arkadaşlarım, yeni tanıştığım biri, kitaplar, filmler... Sanat, hangi dalı olursa olsun uçsuz bucaksız o yüzden her şeyden beslenebilir.
 

 



Oyuncuların aşk hayatıyla göz önünde olmasını doğru buluyor musunuz?

Beni ilgilendirmiyor. Tıpkı benim hayatımın onları ilgilendirmediği gibi herkes seçimlerinde özgür. Öyle ilginç bir hayatım yok. Merak edilmesi ise sırf göz önünde bir iş yapıyorsunuz diye ki zaten bu da tuhaf.

Moda Dergisi Fotoğrafları

HAZIRLAYANLAR

HAZIRLAYANLARIN ADI  VE SOYADI : ÖZLEM  KURŞUN VE GAYE GÜLERSOY

OKULUN ADI : EMRULLAH EFENDİ ORTAOKULU

SINIF :6 \F